KAFKASYA CEPHESİ
Güney Kafkasya ve Kuzey İran'a girip Rusların arkasını çevirmek için, Başkomutan Enver Paşa, 20 Aralık 1914’te 150.000 kişilik bir Türk kuvvetine Sarıkamış - Umraniye istikametinde taarruz emri verdi. Bu cephede Rusya'nın da 160.000 kişilik bir kuvveti bulunuyordu. Bu taarruz 22 Aralık 1914'ten 19 Ocak 1915'e kadar devam ettiyse de, yüksek dağlar, yolsuzluk, soğuk, açlık ve tifüs sebebiyle Türk kuvvetleri önemli bir kayıp vermesine rağmen, Rus cephesinin arkasına düşemedi ve plan gerçekleşemedi. Ruslar da bir şey yapamamakla beraber, güneye sarkarak Malazgirt - Van bölgesine uzandılar. Doğu cephesinde faaliyet, Çanakkale teşebbüsünün başarısızlığı sebebiyle, Rusların 1916 yılı başından itibaren taarruza geçmesiyle başlamıştır. 1916 Şubat’ında Ruslar Erzurum'u, Nisan’da Trabzon'u, Temmuz’da da Erzincan ve Muş'u düşürdüler. Doğu cephesinde Türk-Alman planı suya düşmüş oluyordu.
KANAL CEPHESİ
Bu cepheye verilen önem dolayısıyla Cemal Paşa, Bahriye Nazırlığı da kendisinde kalmak üzere, Suriye'deki 4'üncü Ordu Komutanlığına getirilmişti. Cemal Paşa 1915 Şubat’ında Süveyş Kanalı’nı geçmek için iki teşebbüs yaptı ise de, demiryolu ulaşımı olmaması ve iyi bir su ikmali yapılmadıkça çölü aşmanın mümkün olmayacağını görüldü. Kanal’ı geçme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.
ÇANAKKALE CEPHESİ
3 Kasım 1914’te İngiltere ve Fransa’nın Çanakkale boğaz istihkâmlarını bombardımanıyla başlayan bu savaş, denizde ve karada aralıksız devam ederek çok kanlı çarpışmalara sahne olmuş ve 9 Ocak 1916’da İtilaf Devletleri’nin başarısız bir şekilde Gelibolu Yarımadası’nı terk etmeleriyle son bulmuştur. Bu cephede Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat (Çobanlı) Paşa ile Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal (Atatürk) direnişte önemli rol üstlenen komutanlar olarak kamuoyuna isimlerini duyurmuşlardır. Nihayetinde de Çanakkale Cephesi, Türk milletinin varoluş destanı olarak ortaya çıkmıştır.
BALKAN CEPHESİ
İtalya’nın İtilaf Devletleri safında yer almasından bir süre sonra 14 Ekim 1915’te Bulgaristan, ittifak devletleri tarafında savaşa girdi. Bulgarlar, Almanya ve müttefikleriyle 6 Eylül 1915’te gizli bir anlaşma yapmışlar, taviz olarak da Osmanlı Devleti’nden Dimetoka’nın bir bölümünü almışlardı. Alman, Avusturya ve Bulgar kuvvetlerinin Sırbistan’a taarruzları 6 - 7 Ekim 1915’te başladı ve Sırpların 26 Kasım’da yenilmesiyle sona erdi. Ekim başında İtilâf Devletleri’nin Selânik’e bir ordu çıkarmış olmasına rağmen, Sırbistan merkezî devletlerin işgali altına girdi. Artık Almanya ile Osmanlı Devleti arasında karadan bağlantı sağlanmıştı.
IRAK CEPHESİ
İngilizler, Osmanlıların Hindistan sömürgelerini ele geçirme riski olduğundan bu cepheyi açtı. Ayrıca Osmanlıların Musul ve Kerkük petrol hatlarını İngilizler önemli görüyordu. Şatt-ül Arap Nehri üzerindeki Abadan'da İngiliz petrol tesislerini koruma altına almak amacıyla 7 Kasım 1914'te İngilizler (nehrin Osmanlı yakasında bulunan) Fao Adası’na asker çıkardılar. 21 Kasım'da Basra İngilizlerin eline geçti.1915’te Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olan Binbaşı Süleyman Askerî Bey komutasında düzensiz bir birlik İngiliz kuvvetlerine karşı akınlar ve sabotaj eylemleri düzenledi. Bunun üzerine Mayıs ayında General Townshend kumandasındaki İngiliz ordusu Bağdat'ı ele geçirmek üzere hareket etti. Osmanlı Ordusu Kut’ül Amare’de önemli bir zafer kazanmasına rağmen bu başarıyı sürdüremedi. Nitekim 24 Temmuz'da Nasıriye, 29 Eylül'de Kut-ül Amare düştü. 22 Kasım'da Selmanpak Muharebesi'nde Mareşal von der Goltz komutasındaki Türk ordusu önemli bir zafer kazandı; Kut’ülAmare Kuşatması'na daha fazla dayanamayan General Townshend komutasındaki İngiliz Ordusu 29 Nisan 1916'da teslim oldu. Ancak 1917'de Irak'taki Türk kuvvetlerinin İran'a sevk edilmesi üzerine tekrar harekete geçen İngilizler 11 Mart 1917'de Bağdat'ı ele geçirdi. Bunu izleyen aylarda Musul hariç Kuzey Irak’ın büyük bir kısmı İngilizlerin eline geçti.
GALİÇYA CEPHESİ
11. Alman Ordusu General Mackensen kumandasında 1915 ilkbaharında taarruza geçerek Rusları Galiçya’yı boşaltmak zorunda bırakmıştı. Almanlar yazın Polonya’yı işgal etmişler, ağır kayıplar veren Ruslar da eylülde doğuya çekilmişlerdi. 4 Haziran 1916’da Rus güney orduları grubu General Brusilov kumandasında Avusturyalılara karşı büyük bir taarruza girişti. Üç ay süren taarruz başarılı fakat yıpratıcı oldu. Zira Rus kayıpları 1.400.000’ü buluyordu. Avusturyalılarla birlikte bu cephede Türklerin 15. Kolordusu bu cephede savaşmıştı.